top of page
Sanat ve Daha Fazlası: Blog2

Sanat ve Endüstriyel Tasarım İlişkisi

  • Yazarın fotoğrafı: bbilir
    bbilir
  • 28 Eyl 2018
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 25 Eki 2018



Sanayi devrimiyle birlikte çeşitlenen malzeme türleri günlük hayatımızda kullandığımız birçok nesnenin ham maddesidir. Bu günlük kullanım nesneleri ihtiyaçtan doğan, belirli bir amaca hizmet eden ve tasarımcılar tarafından planlanan işlevsel objelerdir. Sanayi devrimini takip eden süreçte sanatta da belli kırılma noktaları yaşanmış ve sanatçılar artık tanımlanmış kuralların dışına çıkarak sanatta yeni ifade biçimleri öne sürmüşlerdir. Bunların en başında Marcel Duchamp’a ait Çeşme gelmektedir.

Duchamp, tamamen endüstri ürünü olan bir hazır nesneyi sergileyerek sanatın salt estetik, form ve emek unsurları içermediğini felsefi ve düşünceye dayalı bir misyonunun da bulunduğunu vurgulamıştır. 1917 yılında gördüğümüz Çeşme örneğinden sonra sanatta hazır nesne (endüstriyel malzeme) kullanımı yaygınlaşmış birçok sanat yapıtında dönüştürülmüş veya doğrudan sanat yapıtı olarak tanımlanmış obje kullanılmıştır. Çağdaş sanatın temellerinin atıldığı bu süreçte kimi sanatçılar da işlevsel olarak kullanılan tasarım öğlelerini çağdaş sanat yapıtı misyonu yüklemişlerdir.


Duchamp, Çeşme

Endüstriyel malzemenin çağdaş sanat alanında kullanımı Duchamp’la birlikte başlamış, günümüze kadar gelmiştir. Bugün pek çok heykel, enstalasyon ve faklı sanatsal üretim biçimlerinde endüstri ürünü objelerin sanat yapıtına dönüştürülerek veya doğrudan sanat yapıtı olarak tanımlanmasını görmek mümkündür.


Sanat ve tasarım ilişkisi çerçevesinde endüstiriyel ürünlerin kullanımını inceleyen bu araştırmada İstanbul Modern Müzesindeki meşhur zincir merdivenlerin yaratıcısı Monica Bonvicini'nin üretimlerini inceledik...


Monica Bonvicini, Cehenneme Merdiven

Monica Bonvicini, 1965 yılında Venedik’te dünyaya gelmiştir. Sanatçı üretimlerinde uzay, güç ve cinsiyet arasındaki ilişkiyi araştırmaktadır. Sanatsal üretimleri heykel, enstalasyon ve videolardan oluşmaktadır. Bonvicini, Metal ve cam gibi endüstriyel malzemeleri kullanarak modernist mimariyi referans alan ve genellikle cinsel fetişizme imalarda bulunan (deri, zincir) eserler üretmektedir. Çevre, kapital ekonomi, iktidar unsurları, cinsiyet ve sosyal temsil arasındaki bağlantıları çağdaş sanat yapıtlarında endüstriyel malzemeleri kullanarak sorgulamaktadır.

Monica Bonvicini’ye ait Cehenneme Merdiven adlı merdiven, çelik konstrüksiyon, cam, zincir ve spot ışıklarıyla birlikte sanatçı tarafından yeniden düşünülmüş bir çağdaş sanat yapıtı olarak karşımıza çıkmaktadır. Cehenneme Merdiven, aynı zamanda işlevsel özelliğini kaybetmemiş, İstanbul Modern müzesinde aktif olarak kullanılmaktadır. Bu özelliğiyle interaktif bir eserdir. Bu merdiven, 2003 yılında 8. Uluslararası İstanbul Bienali kapsamında günümüzde bulunduğu yere yerleştirilmiş ve müzenin daimî koleksiyonuna dahil edilerek kullanılmaya devam edilmiştir.

İkinci ve üçüncü örneklerde gördüğümüz enstalasyonlar yine Monica Bonvicini imzalı. Cehenneme Merdiven eserinden farklı olarak diğer iki eserde sanatçı, yine endüstriyel malzeme kullanmış, fakat işlevsel bir misyon yüklememiştir. Burada Cehenneme Merdiven adlı eseri diğer yapıtlardan ayıran en önemli özellik merdivenin mekana özgü bir yerleştirme oluşu ve hali hazırda bir endüstriyel tasarıma biçimsel açıdan estetik, içerik açısından da farklı anlamlar yüklenerek sanatçı tarafından bir çağdaş sanat yapıtı olarak yeniden tanımlanmasıdır.


Endüstriyel malzemenin çağdaş sanat alanında kullanımı Duchamp’la birlikte başlamış, günümüze kadar gelmiştir. Bugün pek çok heykel, enstlasyon ve faklı sanatsal üretim biçimlerinde endüstri ürünü objelerin sanat yapıtına doğrudan veya dönüştürülerek dahil edildiğini görmek mümkündür.



Monica Bonvicini’nin Cehenneme Merdiven’in de bu durumdan farklı olarak işlevsel bir tasarımın doğrudan sanat yapıtı olarak kurgulanma durumu gösterilebilir.

Merdiven, mimari tasarımın içinde kullanılan işlevsel bir amacı olan unsurdur. Monica Bonvicini’nin Cehenneme Merdiven adlı eseri işlevselliğin ötesine geçerek bir çağdaş sanat örneği olarak karşımıza çıkıyor. İşlevsel bir amaca yönelik tasarlanan merdivenin, tasarım alanından çağdaş sanat alanına entegre oluşuyla işlevselliğinin yanında biçim ve içerik açısından farklı anlamlar yüklendiğini gözlemlemekteyiz.



Endüstri ürünü ve tamamen bir ‘’tasa’’dan (ihtiyaçtan) ötürü hayatımıza giren tasarımlardan biri olan merdivenin işlevsel boyutuna biçim olarak estetik, içerik olarak sanatçının iç dünyasından anlamlar yüklenmiş bir hali olarak Cehenneme Merdiven, endüstriyel tasarımın içinden doğarak çağdaş sanata entegre olmaktadır.Aynı zamanda Cehenneme Merdiven adlı yapıt, işlevsel özelliğini korumaya devam eden interaktif bir sanat yapıtı olarak da düşünülebilir.

Günden güne özgürleşen, yeni form, biçim ve içerik arayışında olan sanatçılar çağın getirilerinden faydalanmaya başlamış, endüstri ürünü birçok nesneyi sanat yapıtlarına dahil etmişlerdir. Kimi zaman bu endüstriyel nesneler sanat eserinin kendisi olarak karşımıza çıkarken kimi zamanda farklı biçimlere dönüştürülmüş birer metafor olarak güncel sanatın içinde karşımıza çıkmaktadır. Malzeme, teknik ve kavramsal açıdan özgürleşen sanatçıların, endüstriyel malzemeleri çağdaş sanat alanında disiplinler arası bir yaklaşımla ele alıyor oluşu sanat yapıtını farklı bir konuma getirmiştir. Nitekim sanat yapıtı, eseri vb. kavramlar üretim kelimesiyle anılmaya başlanmıştır. Bu da sanat ve tasarımı birleştiren unsurlara bir ek olarak karşımıza çıkmaktadır.

 
 
 

Comments


  • facebook
  • twitter
  • linkedin

©2018 by a little art. Proudly created with Wix.com

bottom of page